Türkiye’nin en kırmızı noktası! Çocuklara mezar olmuştu, depremin eli kulağında

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 26 Haziran 2024 sabahı, saatler 07.42’yi gösterirken Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre Bingöl Karlıova’da 4 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Depremin büyüklüğü bölgede yaşayanlar için endişe verici şekilde hissedilmiş olsa da, sarsıntının kaydedildiği konum, uzmanların sık sık ‘büyük deprem olabileceği’ yönünde uyarılarda bulunduğu bir noktaydı. Yani deprem kritik bir noktada yaşanmıştı. Erzincan, Bingöl, Tunceli gibi iller beklenen büyük bir depremde etkilenecek illerin başında geliyordu. Sabah yaşanan deprem de 240 yıldır ‘sismik boşluk’ konumunda olan bölgedeydi. Türkiye’nin kavşak noktası olan Karlıova ve 7’nin üzerinde deprem beklenen Yedisu Fayı geçmişte derin yaralar açmış ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan depremler üretmişti. Son olarak 2003’te yaşanan 6.4 büyüklüğündeki deprem yatılı bölge okulunun yıkılmasıyla hayatını kaybeden onlarca çocukla akıllara kazınmıştı. Peki bölgede şimdi durum ne, olası deprem yine derin yaralar açacak mı? Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, ‘Türkiye’nin en kırmızı bölgesini’ Milliyet.com.tr’ye anlattı.

YEDİSU FAYI 240 YILDIR SİSMİK BOŞLUK DURUMUNDA

6 Şubat depremleri 11 ilde acı tablolara neden olan ve on binlerce kişinin hayatına mal olacak şekilde sonuçlanmıştı. Ancak 7.8 ve 7.6 büyüklüğündeki iki depremden çok daha önce uzmanların dikkat çektiği nokta, bölgeye yakın ancak başka bir fayın üzerine kurulan noktadaydı. Yedisu Fayı kırılma tehlikesi dolayısıyla sık sık dikkat çekilen ve Kahramanmaraş’ta olduğu gibi ‘sismik boşluk’ konumunda olan bir faydı. Özellikle bölgede daha sık büyük depremlerin yaşanması Yedisu’nun daha fazla konuşulması anlamına geliyordu. 6 Şubat depremleriyle de 1784’ten bu yana, 240 yıldır kırılmamış olan Yedisu’daki stres iyice arttı. Kritik bir bölge olan Yedisu ve Karlıova arasındaki sismik boşluğu Prof. Dr. Süleyman Pampal şöyle anlattı:

“Türkiye’nin deprem riski en yüksek ve kritik bölgesi burası. Sadece Yedisu da değil, Ovacık Fayı da var. Çelikhan’dan Karlıova’ya kadar kırılmamış parçalar da bunlarla beraber anılabilir. Karlıova’nın doğusu kırıldı, KAF’taki Varto Fayı 1966’da kırıldı. Erzincan’ın batısı kırıldı ancak Karlıova ve Erzincan arasındaki Yedisu Fayı kırılmadı. Yedisu’nun kırılmamış ve çevrenin kırılmış olması, onu daha yakın bir zamanda kırılma konumuna taşıyor. 4 büyüklüğündeki son depremin kuzeyinde bulunan Kargıpazarı Fayı’nda 2-3 yıl önce 4 ila 5 arasında bir deprem daha oldu. O zaman da batısındaki Yedisu Fayı’nın kırılması yönünde bizi endişelendirmişti. Karlıova’dan Erzincan’a doğru KAF’ta deprem bekliyoruz. Yani burası Yedisu Fayı’nı işaret ediyor. Burası tam bir ‘kavşak noktası’ dünyanın sayılı faylarından 2 tanesinin kesiştiği yer Karlıova. KAF ve DAF’ta olacak olacak depremler ve birbirlerini etkilemeleriyle yaşanacak depremler sık ve büyük oluyor. Bundan daha kötü bir şey yok.”

TÜRKİYE’NİN EN KRİTİK NOKTASI

Bingöl’de yaşanan en yakın tarihli deprem, 1 Mayıs 2003’te 6.4 büyüklüğünde, 176 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı. O gün Bingöl’deki yatılı bölge okulunda çok sayıda çocuk hayatını kaybetti. Üstelik pek çok kamu binası ve sivil toplum kuruluşlarına ait yapılar da çökmüştü. Prof. Dr. Süleyman Pampal da bölgede geçmişte yaşanan dikkat çekici depremlere ilişkin, “1966 Varto Depremi 6.8 büyüklüğünde Karlıova’nın yakın doğusunda kaydedildi. Karlıova’nın güneyinde ise 1971’de 6.8 büyüklüğünde bir deprem daha var. Bölgede asıl konuştuğumuz fay son kırılma tarihi 1784 olan Yedisu Fayı. Deprem aletsel dönem dışında olduğu için, 7.4 büyüklüğünde olduğu düşünülüyor. Tekrarlanma süresi dolmuş durumda. Erzincan’da yaklaşık her 50 yılda bir deprem olur, yani Karlıova’nın yakın batısında” diye konuştu. Prof. Dr. Pampal, sözlerinin devamında Yedisu Fayı’na dikkat çekti.

Prof. Dr. Pampal, “6 Şubat’ta sonra Bingöl tarafından doğuya doğru Çelikhan’a kadar kırıldı. Erzincan’dan Bingöl’e doğru kırılmamış faylar var, bölge kritik. Bu depremin artçı olarak değerlendirilmemesi gerek. Bölgede Malatya Doğanşehir’de 4 – 3.9 büyüklüklerinde geçtiğimiz günlerde depremler oldu. Onlar artçı, yani 6 Şubat’ta kırılan yerin uç kısmı. Ancak bu KAF ile (Kuzey Anadolu Fayı) DAF’ın (Doğu Anadolu Fayı) kesiştiği yer. Bu nokta bu nedenle kritik. Bölgede bulunan Yedisu Fayı kırılabilir. Kırılırsa da 7.4 ila 7.6 büyüklüklerinde deprem üretme ihtimali var. Yedisu Fayı’nın kırılması durumunda Erzincan, Bingöl, Tunceli, Malatya ve Elâzığ da etkilenecek. O bölgede hızla yapıları depreme dayanıklı hale getirmek gerekiyor. Erzincan’da 1993’te yaşanan deprem hep kamu binalarını ve hastaneleri yıktı. Tıpkı 2003’te Bingöl’de okulları ve kamu binalarını yıktığı gibi. 1993’teki Erzincan Depremi’nde SSK Hastanesi, askeri hastane yıkıldı, toplamda 3 hastane yerle bir oldu” dedi.

21 YIL ÖNCE OKULLARI MEZAR OLDU

1 Mayıs 2003’te Bingöl’de yıkılan ilk yapılar kamu binalarıydı. Devlet eliyle inşa edilen okullar, bir bir çökmüştü. Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu da onlardan biriydi. Okula bağlı 3 bina da depremi yaşamıştı. Dersliklerin bulunduğu ve gündüz çocukların eğitim gördüğü yapı ağı hasar almış ve kullanılamaz hale gelmişti. Ancak ayakta kalmayı başarmıştı. Öğretmenlerin ve personelin yaşadığı yapıda çatlak dahi yoktu. Derin yaralar açan ise 3’üncü binaydı. Çocuklara yuva olan yatakhanelerin ve yemekhanenin bulunduğu yapı yerle bir olmuş, 7 ila 10 yaşındaki çok sayıda çocuk enkaz altında kalmıştı. 03.27’de 17 saniye süren korkunç sarsıntının açtığı derin yaralar gün ağardığında ortaya çıktı. Enkaz altında kalan 100 çocuktan 84’ü hayata gözlerini yummuştu. 1 Mayıs gecesi son kez birbirlerine ‘iyi geceler’ dileyen çocuklar 1996’da inşa edilen yatılı okulda 1 öğretmenleriyle yaşama veda etti. Bu ne ilk ne de sondu. 198 çocuğun uyuduğu anlarda bazıları uyanarak çelik dolapların altına sığınmış ve bu sayede yerle bir olan binadan 71 çocuk sağ çıkarılmıştı. Deprem ülkesi Türkiye için yeni depremler kapıda, geçmişte yaşanan depremler de akıllardaydı. Ancak sonsuza dek tekerrür edecek depremlerle acılar da tekerrür ediyor, çürük ve kuralara uygun olmayan yapılar binlerce insanı hayattan koparmaya devam ediyor.

Okulun inşasını üstlenen Bozkuş firması 2002’de depremden sadece 1 yıl önce 10 milyon liralık haksız kazanç elde ettiği gerekçesiyle 1 yıl faaliyetlerinden men edildi. Ek olarak firmanın sahibi Şeref Bozkuş’un kendi evi de yıkılmış ve annesi ile dedesi hayatını kaybetmişti. Bingöl’de yaşanan depremden sadece 4 ay önce 27 Ocak 2003’te de Pülümür’de bir deprem olmuş, en büyük hasarı yine bir yatılı bölge okulu görmüştü. Çeltiksuyu için İTÜ’nün bilirkişi heyetinin hazırladığı rapor projeyi 8/7 oranında kusurlu bulmuştu. Üstelik hayata geçirilen çürük projeyi Millî Eğitim Bakanlığı hazırlamıştı. İnşa edilen kamu binalarının yönetmeliklere uygun olarak yapılıp yapılmadığını, her bölgenin kendi Bayındırlık İl Müdürlükleri denetliyordu. Şaşırtıcı olansa Bingöl’de yıkılan kamu binaları arasında Bayındırlık İl Müdürlüğü binasının da bulunmasıydı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir